Kayıtlar

Kadın!

Resim
Kadınım ben! Sevgi dolu yüreğim. Tüm dünyayı sarıp sarmalayacak kadar büyük merhametim. Acılarım kadar, yaralarım kadar kadim gözyaşlarım. Kadınım ben! Kırılgan olduğum kadar kuvvetliyim. Ellerim yumuşacık değil her zaman. Yıkanmaktan, deterjandan, yemeğin soğanından, bazen sıcaktan bazen soğuktan, çoğu zaman zorluktan yıpranmış ellerim... Bedenim yorulsa da pembeye boyadiğim saçlarımdan güç alır tazelenirim. Her akşam dünyanın sonu gelse de sabaha uyanmak için bir sebep uyduruveririm. Evlatlar, sulanacak çiçekler, yapılacak yemekler, kazanılacak ekmek parası, düzenlenecek çekmeceler, çemkirilecek birileri, sevilip desteklenecek, umutlandırılacak kocam, verilecek birkaç kilo, içine girilecek eski pantolanlar, etekler... İllaki bulurum bir sebep. Bulmalıyım. Çünkü ben bulmazsam kimse elime vermez karşılıksız. Kimse kolaylaştırmaz hayatı benim için. Olsun. Yaparım. Hallederim. Hallederiz. Ben ve diğer kadın kardeşlerim. Elele verdik mi dünyayı yerinden oynatır, bahçeleri çiçe

Dostluk

Resim
Dostluk... Dostluğun anlamı hep aynı mıdır sizce? Yoksa zamana, mekana göre değişir mi? Bence değişir. Değişmeli de.   Annelerimizin, anneannelerimizin zamanında, bir bahçeden diğerine dalından kopardığınız domatesleri biberleri usulca uzatmak, komşunuzun iyi olduğunu görüp iki muhabbet etmekti dostluk. Sabahın kör vakti sıcacık yatağından çıkıp çoluk çocuk, genç yaşlı hep birlikte tütün kırmaya gitmekti. Aramızdan birinin cenazesi olduğunda onun evinin her işinin elbirliğiyle yapılması, ev sahibinin hiçbir ayrıntıyla canının sıkılmamasını sağlamaktı. Ama aynı derecede düğün dernek zamanında da her zorluğu sırtlamak, halay başını kimseye bırakmamaktı. Ahretliğiniz olurdu ve sırtınızı güvenle yaslardınız ona.   Şimdi yok mu böyle dostluklar? Var . Var tabi. Ama hayatımızdaki her şey gibi dostluklar da şekil değiştirdi. Gelişen değişen dünyaya ayak uydurdu mecburen. Aylarca görüşemediğimiz dostlarımızla kısacık bir telefon konuşması bile günümüzü güzelleştirebiliyor, bir k

Merhaba

 Ben gülnihal. Küçük harflerle evet. Üç heceli, yazması kolay, kimileri için söylemesi zor bir ismim var.  İstediği bazı şeyler olmuş, çoğu şeye hasret kalmış ama umut etmekten yılmamış bir evlat, bir kız kardeş, eş ve anneyim .    Kızlarımın doğumlarından çok önceden beri gözümün gördüğü, görmediği, bildiğim bilmediğim her bir yavrunun annesiyim. Her bir hayvanın, ağacın, bitkinin, yağmurun, rüzgarın, siyahın, beyazın ve dahi gökkuşağının iflah olmaz aşığıyım. Öğretmenim . Yüzlerce çocuğun yetişmesinde katkım oldu. Onların bana kattıkları hep çok daha fazlaydı. Çok şükür aşık olduğum mesleğim sayesinde birçok hayata dokunabildim bugüne kadar. Tüm çabam hoş bir seda bırakabilmek için . Naçizane.   Uzun zamandır istediğimdi, hayalimdi bir blog açmak, ömrüme biriktirdiklerimi anlatabileceğim, içimdeki taşları dökebileceğim bir pencere bulabilmek. Sonunda oldu. Ve işte bu benim ilk blog yazım, ilk göz ağrım. Çok heyecanlıyım.  -Neyin var anlatacak? Kimin var dinleyecek? derseniz eğer; yet