Dostluk

Dostluk... Dostluğun anlamı hep aynı mıdır sizce? Yoksa zamana, mekana göre değişir mi? Bence değişir. Değişmeli de.
  Annelerimizin, anneannelerimizin zamanında, bir bahçeden diğerine dalından kopardığınız domatesleri biberleri usulca uzatmak, komşunuzun iyi olduğunu görüp iki muhabbet etmekti dostluk.
Sabahın kör vakti sıcacık yatağından çıkıp çoluk çocuk, genç yaşlı hep birlikte tütün kırmaya gitmekti. Aramızdan birinin cenazesi olduğunda onun evinin her işinin elbirliğiyle yapılması, ev sahibinin hiçbir ayrıntıyla canının sıkılmamasını sağlamaktı. Ama aynı derecede düğün dernek zamanında da her zorluğu sırtlamak, halay başını kimseye bırakmamaktı. Ahretliğiniz olurdu ve sırtınızı güvenle yaslardınız ona.
  Şimdi yok mu böyle dostluklar? Var . Var tabi. Ama hayatımızdaki her şey gibi dostluklar da şekil değiştirdi. Gelişen değişen dünyaya ayak uydurdu mecburen. Aylarca görüşemediğimiz dostlarımızla kısacık bir telefon konuşması bile günümüzü güzelleştirebiliyor, bir kahve içimi duraklar derin bir nefes almayı sağlayabiliyor artık. Derdimiz olduğunda ne kadar ihtiyaç duyuyorsak dostlara, aynı derecede ve hatta daha fazla, mutluyken de arıyoruz onları yanımızda yamacımızda.
İşte tam da bu yüzden sizi eğlenmeye, kafede bi kahve içmeye çağıran dostlarınız olmalı. Birlikte ağladığınız günlere gülüp geçmek için, en güzel günlerinde de sizi arayan dostlarınız. Sadece kara günde değil, mutlu günlerde de aklına düştüğünüz insanlar...
Sadece acı dairesinde değil, mutlu karelerde de yer alın dilerim.
Sevgiyle......
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadın!

Merhaba